92- İKİ DARBE İLE
TEYEMMÜM'E AİT BAB
حَدَّثنَا
أَبُو
الطاهر،
أحمدبن عمرو
بْن السرح
المصري.
حَدَّثنَا
عَبْد اللَّه
بْن وهب.
أَنْبَأَنَا
يونس بْن
يزيد، عَنْ
ابْن شهاب،
عَنْ عُبَيْد
اللَّه بْن
عَبْد
اللَّه،
-
عَنْ عَمَّار
بْن ياسر
حِيْنَ تيمموا
مَعَ رَسُول
اللَّه صَلى
اللَّه
عَلَيْهِ وَسَلَّمْ،
فأمر
المسلمين
فضربوا
بأكفهم التراب
ولم يقبضوا
مِنْ التراب
شيئا فمسحوا بوجوههم
مسحة واحدة.
ثُمَّ عادوا
فضربو بأكفهم
الصعيد مرة
أخرى فمسحوا
بأيديهم.
Ammar bin Yasir
(Radiyallahu anh)'den:,
Sahabiler,
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in beraberinde teyemmüm ederlerken
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) müslümanlara emir buyurdu. Onlarda
(emre göre) avuçlarını toprağa vurdular da topraktan bir şey avuçlamadılar.
Sonra bir defa yüzlerine meshettiler. Daha sonra dönüp bir kere daha avuçlarını
toprağa vurup, (bu kere) kollarına meshettiler."
Diğer Tahric:
Ebu Davud, Nesai, Tahavi ve Beyhaki de bu hadisi müteaddit tariklerden rivayet
etmişlerdir.
AÇIKLAMA :
Ancak
UbeyduIIah bin Abdillah'ı, Ammar bin Yasir (r.anh)'in ravisi olarak gösteren
senedIerin munkati' olduğu, çünkü bu zat'ın Ammar (r.anh)'a yetişmediği
El-Münzir tarafından belirtilmiştir. Bazı senedler böyle ise de, diğer senedIerde
Ubeydullah ile Ammar (r.anh) arasında Abdullah İbn-i Utbe bulunur. İbn-i Mace,
buradaki senedde Ubeydullah'tan sonra Ammar'ı göstermiştir. Münzir'in dediğine
göre sened munkati' olur. 566 nolu senedde ise bu iki ravi arasında Abdullah İbn-i Utbe anılmıştır. Bu senedde inkıta'
yoktur. EI-Menhel yazarı: Nesai. İbn-i Mace, Ebu Davud. Tahavi ve Beyhaki
mevsul olarak ve hepsi. ravilerden Ubeydullah bin AbduIlah bin Utbe'nin babası
Abdullah bin Utbe'den ve Abdullah bin Utbe'nin Ammar (r.anh) 'den rivayet ettiğini
senedde belirtmişlerdir.
Bu hadis,
teyemmüm şeklini bildirmekte ve bu maksatla sahabilerin Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in emriyle ellerini iki defa toprağa vurduklarını; birinci defa
ellerini yüzlerine meshettiklerini, ikinci defa toprağa vurdukları ellerini
kollarına meshettiklerini bildirir. Bir önceki babta geçen hadislerde ise,
teyemmüm maksadı ile bir defa elleri toprağa vurmanın yeterli olduğu
belirtilmektedir. Böylece bazı hadislerde bir darbe, diğer bir kısım hadislerde
iki darbe ile teyemmüm yapıldığı bildirildiği için konu alimler arasında
çeşitli görüşlere sahne olmuştur.
EI-Menlıel
yazarı, teyemmüm babında alimler arasındaki ihtilafı şöyle bildirir:
''Bu hadis (571
nolu Ammar'ın hadisi), teyemmümün iki darbeden oluştuğunu, bunlardan birisinin
yüz için, diğerinin ise kollar için ayrıldığını bildirir. Alimlerin ekserisinin
mezhebi budur. Ebu Hanife, Şafii, Sevri, Ali bin Ebi Talib, AbduIlah bin Ömer
(r.anhum)'un kavli budUr. Malik'ten bir rivayette de böyledir.
Bir cemaat da:
Yüz ve eller için vacib olan darbe birdir, demişlerdir. Hadisçiler, Ata',
Mekhul, Davud, Evzai, Taberi. Ahmed, İshak bin Rahuyye ve İbnü'l-Münzir böyle
demişlerdir. Malik ve Zühri'den bir rivayet de böyledir.
TEYEMMÜMDE
KOLLAR NEREYE KADAR MESHEDİLMELİDİR ?
Bu hususta da
hadislerde farklı ifadelere rastlanıyor. Kolların meshi anlatılırken bazı
rivayetlerde ''Kef' kelimesi geçer. Kef; elin bileklere kadar olan kısmına
denir. 569 nolu hadiste de ''Kefih tabiri geçmiştir. Bazı hadislerde ''Yed''
geçer. Yed; kol demektir. Bu hadislerde kolların ne kadarının meshedileceği
belirtilmemiştir. 571 nolu hadiste ''Yed'' kelimesi kullanılmıştır. Ammar bin
Yasir (r.anh)'in bir rivayetinde, kendisi ve arkadaşlarının kollarını
omuzlarına kadar meshettiklerini anlatmıştır. 566 nolu hadiste bu ifade
kullanılmıştır.
Hafız,
EI-Feth'in teyemmüm bahsinde şöyle der: ''Teyemmüm şekline ait olan hadislerden
Ebu Cüheym (r.a.) ve Ammar (r.anh)'ın hadisleri hariç hiç birisi sahih değil,
ya zayıftır ya da merfu' ve mevkuf olduğu hususunda ihtilaf vardır. Merfu'
olmaması görüşü kuvvetlidir. Ebu Cüheym (r.anh)'in hadisinde kolların meshi
zikredilmiş fakat ne kadarının meshinin yeterli olacağı bildirilmemiştir. Ammar
(r.anh)'ın hadisine gelince Buhari ve Müslim'in rivayetlerinde ''Kef =
Bileklere kadar el'' geçer. Sünenlerdeki rivayetlerde ise; kimisinde dirsekler
kimisinde koltuklara kadar, kimisinde de 'Zira' = Kolun parmak uçlarından
dirseğe kadar olan kısmı'nın yarısı gibi değişik ifadeler kullanılmıştır.
Dirsekler rivayeti ile Zira'nın yarısı rivayeti söz götürür türdendir.
Koltuklara
kadar olan rivayete gelince; Şafii ve başka alimler: Eğer koltuklara kadar mesh
edenler Peygamber s.a.v.'in emriyle böyle yapmışlar ise, bundan sonra yapıldığı
sabit olan teyemmüm, onu neshetmiştir. Eğer O'nun emri olmadan yapılmış ise,
emredilmiş olan miktar esastır, demişlerdir. Resul-i Ekrem (s.a.v.)'den sonra
Ammar (r.anh)'ın: Teyemmümde bileklere kadar elleri meshetmek,kafidir, diye
fetva verişi Buhari ve Müslim'in ''Kef" rivayetini takviye eder. Çünkü
hadis ravisi, o hadisle kasdedilmiş olan manayı herkesten daha iyi bilir. Hele
ravi, müctehid sahabi ise, taşıdığı kuvvet kat kat fazladır.'
Tahavi: de:
"Teyemmümün yapılış şekli hususunda alimler ihtilafa düşünce ve rivayetler
de muhtelif olunca biz, bunların hepsini tetkik ederek şu neticeye vardık:
Abdestte yıkanması emrolunan uzuvlar bellidir. Teyemmümde baş ve ayaklar
hükümden düşürülmüş, yüz ve kollar kalmıştır.
Bu iki uzuv,
abdest uzuvları olduğu için koltuklara kadar meshin yapılacağını söyleyenlerin
sözü tutarsızdır. Çünkü, abdestte meshedilmesi gereken baş ve yıkanması gereken
ayaklar, teyemmümde toprakla meshedilmezken abdestte yıkanması gerekli
görülmeyen dirsekle omuz arasındaki kısmın teyemmümde meshedilmemesi gayet
tabii karşılanır. Kolların dirseklere kadar mı yoksa bunun yarısı kadar mı
meshedileceği hususundaki ihtilafa baktık. Biz bakıyoruz ki, yüz suyla
yıkandığı gibi toprakla meshediliyor. Baş ve ayakların teyemmümü hiç
yapılmıyor. Bir tarafta yüzün tamamının meshi yapılıyor. Diğer taraftan baş ve
ayakların tamamı mesh hükmünden hariç tutuluyor. Eğer yıkanması emrolunan
kolların bir kısmı meshetmekten muaf tutulsaydı tamamı tutulurdu. Madem ki
kolların meshi istenmiştir, yıkanması emrolunan kısmın aynen meshi uygun olur.
Çünkü teyemmüm, abdest yerine geçer ... '' der.
Hattabi:
Dirseklerden daha yukarı olan kısmın meshedilmesinin teyemmüm edene vacib
olmadığı hususunda alimler ittifak halindedir, demiştir.''
Dört mezhebin
görüşüne gelince; Hanefi ve Şafii mezheblerine göre, kolları dirseklerle
beraber meshetmek gereklidir. Maliki ve Hanbeli mezhebIerine göre ise elleri
bileklere kadar meshetmek farzdır. Bileklerden sonra dirseklere kadar olan
kısmı meshetmek teyemmüm'ün sünnetidir.
Topraktan başka
bir madde ile teyemmüm yapma hükmü:
Teyemmüm
ayetinde ve bazı hadislerinde geçen "Said'' . kelimesi,. yer yüzü
anlamındadır. Yer yüzü toprak olsun. başka madde olsun, hepsine said denir.
Zeccac: Bu hususta lugat ehli arasında bir ihtilaf olduğunu bilmiyorum, demiştir.
Said'in yalnız toprak adı olduğu da söylenmiştir. Bu nedenle toprak cinsinden
olmayan yer yüzündeki maddelerle teyemmüm yapılıp yapılamayacağı ihtilaf konusu
olmuştur. Şöyle ki :
Ebu Hanife ve
Muhammed: 'Küle dönüşmeyen, yandığı zaman yumuşamayan ve yer cinsinden olup,
temiz sayılan toprak, kum, çakıl, taş, alçı, tuğla, sürme ve benzeri maddeler
ile teyemmüm yapmak sahihtir. Yandığı zaman kül'e dönüşen odun, tahta, gibi
veya ateşte yumuşayan demir ve kalay gibi maddeler üzerinde toz bulunmadığı zaman
onunla teyemmüm yapmak sahih değildir, demişlerdir.
Ebu Yusuf ise:
Toprak ve kumdan başka maddelerle teyemmüm yapılmaz, demiştir.
Şafii. Ahmed
bin Hanbel, Davud ve fıkıhçıların çoğu: Teyemmüm ancak tozu bulunan toprakla
yapılabilir. Başka maddelerle yapılamaz, demişlerdir.
Malik: Yer
cinsinden olup, yakılmamış olan her şeyle teyemmüm yapmak sahihtir. demiştir.
Evzai ve Sevri
ise: Yer üstünde bulunan herşey ile, hatta kar ile teyemmüm yapmak caizdir,
demiştir.